Bizi Arayın

0530 885 8499

Videolar

Videolar

Videolar bölümünde, Genel Başkanımız Zafer Emanetoğlu'nun gündeme dair açıklamaları yer almaktadır.

kardelen hareketi, kardelen hareketi platformu

Basın Açıklamaları

Anayasa ve Laiklik

Değerli kardeşlerim sizleri saygıyla ve hürmetle selamlıyorum.Ülkemizin yıllardır bitmeyen tartışmalarından bir tanesi olan Anayasa tartışması son günlerde bir kez daha gündemin üst sıralarında yerini aldı.1982 Darbe Anayasasının yapılan bazı değişikliklere rağmen yeterli olmadığı, yeni ve sivil bir Anayasa yapılması zorunluluğu hemen hemen her kesim tarafından dile getiriliyor olmasına rağmen, henüz esaslı bir adım atılabilmiş değil.Yeni Anayasa konusunda konuşan bütün siyasi parti temsilcileri özellikle ilk 4 maddenin değişmeyeceği konusunda hem fikir olan cümleler kullansalar da, tartışmaların merkezinde yine de bu 4 madde yer alıyor.Devletin şeklini ve Cumhuriyetin niteliklerini içeren bu maddeler içerisinde kilit noktayı ise Laiklik kavramı oluşturuyor.Bu girişten sonra bize şu soru yöneltilebilir. -Laiklikle bir sorunuzu var mı?Evet bizim Laiklikle ilgili sorunumuz var ve bu sorunumuz Laikliğin yıllar boyunca bu ülkede inancını yaşamak isteyen insanlarla olan sorunu nedeniyledir.Tam olarak ne anlama geldiği bilinmeyen, Anayasa’da yer almasına rağmen yine Anayasa tarafından hakkında bir tarif getirilmeyen Laiklik kavramının, ülkemizde nasıl bir cezalandırma aracı olarak kullanıldığı hepimizin malumudur.On yıllar boyunca Laiklik kavramı üzerinden yüzbinlerce insanın mağdur edildiği, üniversite kapılarında başörtülü öğrencilere zulmedildiği, giyim kuşamlarından dolayı insanların sokaklardan toplanıp karakollara götürüldüğü, asker evladının yemin töreni için kışlaya giden annelerin kapı önünde bırakıldığı, siyasi partilerin bu kavrama atıflar yapılarak kapatıldığı nice acı tecrübeleri yaşadı bu ülke.Milletimiz Laiklik kavramı üzerinden bir kast sistemine tabi tutuldu adeta. Laiklik kavramı devlet otoritesi tarafından ötekileştirilmenin, dışlanmanın, hor görülmenin, yok sayılmanın mihenk taşı olarak kullanıldı hep.Bu yaşanılmış acı gerçeklere rağmen, bugün yeni Anayasa için kullanılan “tarafsız ve milleti önceleyen” ilkelerini yok sayan bu kavramın, değiştirilemez ve değiştirilmesi teklif edilemez olmasını anlamak mümkün değildir.Laikliğin tarifinin yapılması ve bu tarifin de bütün inanç sahiplerinin haklarına saygılı olunması şeklinde olmasının sorunu çözeceğini söyleyenlere ise katılmadığımızı ifade etmek isterim.Zira değiştirilmesi teklif dahi edilemeyen Laiklik kavramının kendisidir. Dolayısıyla bugün getirilecek tanım yarın başka bir iktidar tarafından değiştirilip, yine bir zulüm aracı olarak kullanılması pek ala mümkündür. Laiklik kavramının ortaya çıktığı Fransa’da, Laikliğin tanımı ve özellikle kapsamı konusunda hala ciddi tartışmalar yaşanmaktadır.En geniş tanımıyla; devletin dini tarafsızlığını ifade eden Laikliğin uygulamadaki karşılıklarının mahkemelere taşındığı Fransa’da, kişilerin dini hayatlarını özgürce yaşama hakları ile dini tarafsızlık ilkesi bir yerde kesişiyor ve o günkü siyasi otoritenin tavrı nihai kararda belirleyici hale geliyor.Evet devletin bütün inanç sahiplerinin haklarına saygı göstermesi ve bu bağlamda bu hakların korunması için ortaya bir irade koyması gerekmektedir. Bu iradenin adı Milli ve Yerli bir Anayasa’da Laiklik gibi, bu kavramı ortaya koyanların dahi hala üzerinde tartıştıkları yabancı bir kavram asla olmamalıdır.Kendi inanç ve medeniyet penceremizden baktığımızda bunun için “Hak” kavramının daha doğru, daha yeterli olacağı muhakkaktır.Bizim inancımızda her insanın doğuştan gelen hakları vardır ve istediği gibi inanma, inancını yaşama bu haklardan bir tanesidir. Devlet bu hakların korunması konusunda en önemli güvencedir ve bu güvencenin anahtarı ise Anayasa’da bu konunun tartışmaya yer olmayacak şekilde “HAKLAR” başlığı altında yer almasıdır.İslam’ın emrettiği gibi giyinen ve İslam’ın emrettiği ibadetleri yapan kamu çalışanlarının, bu şekilde giyinmeyen ve yaşamayan insanlara karşı tarafsız olmayacakları tezi üzerinden geliştirilen retoriğin ise son yıllarda kamuda başörtüsüyle görev yapan memurlar hakkında bugüne kadar bu yönde bir şikâyet gelmediği gerçeğini de göz önünde bulundurursak bir karşılığı yoktur.Böyle bir endişenin olması makul da değildir, zira Anayasasında her vatandaşının temel hak ve hürriyetlerini garanti altına almış bir devlet hiçbir şart ve ortamda, vatandaşlarının bu haklarını kim olursa olsun bireylerin insafına terk etmez.Anayasanın ve kanunların işlediği bir ortamda kamu görevlileri başta olmak üzere hiç kimse kendisini bu kuralların üzerinde göremez, görmeye cesaret edemez.Dolayısıyla yeni yapılacak Anayasa’da inancı ne olursa olsun her bir vatandaş devletin koruyucu şemsiyesi altına alınmalı ve yıllarca baskı ve zulüm aracı olarak kullanılan Laiklik kavramı Anayasa’dan çıkarılmalıdır.

Kardelen Hareketi ile ilgili merak edilen soru ve cevapların yer alacağı bölüm.

Kardelen Hareketi ile ilgili merak edilen soru ve cevapların yer alacağı bölüm.